
Sosyal bilim öğrencileri
olarak şunu biliyoruz ki tutarlı ve içeriği zengin bir dergi
ancak insanı, olayları çok yönlü ele almakla mümkün olabilir.
Bu bağlamda dergi ismi verdiği mesajla bu yaklaşımımızı ortaya
koymalıydı.
Bir öneri sonucu kabul
edilen “altamira” ismi genel olarak bu mesajı vermektedir. Güzel
görünüşlü anlamına gelen “altamira” Kuzey İspanya'da
Santander yakınlarında tarih öncesine ait önemli resimlerin
bulunduğu ünlü bir mağaranın ismidir. Kayalar oyularak
oluşturulmuş çizimlerin; bizon, geyik, vahşi boğa ve diğer
hayvan resimlerinin üst-paleolitik çağa ait olduğu saptanmıştır.
Altamira mağarasındaki resimler, uzmanlarca estetik açısından
harika olarak belirtilmiştir.
Tarih öncesi dönemde
çizilen bu resimler, altamira mağarası açısından bakıldığında
soyut-analitik düşünmenin, somut şeyleri imgeleştirmenin
göstergesidir.
Soyut-analitik
düüşünebilmek, insanımsılardan insanlara geçişin önemli bir
ayağıdır. Bunu başaran insanlar doğayla etkileşimlerinde
yaratıcı faaliyetlerine girişmişler, biyolojik ve kültürel
evrime paralel olarak doğaya karşı edilgen varlıklar olmaktan
uzaklaşmaya başlamışlardır. Tabii ki bunu başarmada beraber
yaşayıp çalışma ve bunun sonucunda sosyal bir varlık olarak
toplumsal bir bilinç oluşturma önemli bir etkendir.
Bu durumda insanlığın
ilk sanat eserleri olan mağara resimleri bilinçte bir sıçramanın
göstergesi olarak yukarıda alatıtğımız durumun ilk
sinyalleridir. Ayrıca belirtmemiz gereken önemli bir diğer husus
da mağara resimlerinde soyut, sembolik işaretlerin kulanılması
ileriki binyıllarda bölgesel yazıların alfabelerin temel
şekillerini oluşturduğu gerçeğidir. Yani ileriki binyıllarda
geliştirilen yazının kimi harflerinin kökenleri ilk soyut
resimlerden kaynaklanmıştır. Yazının evriminin kökenlerinin
mağara resimlerine kadar uzandığı görülmektedir. Bu durum
sosyolojik, tarihsel, dilbilimsel açıdan önem taşıyan bir
olgudur.
Altamira mağarası
nezdinde insanlık tarihi açısından bu gerçekliğe de işaret
etmiş olmaktayız. Serol Teber “doğanın insanlaşması” isimli
kitabında “kimi gözlemciler, altamira mağarasının insanlık
tarihine sağladığı kazanımları galileo'nun dürbünüyle
karşılaştırmışlardır. Bunlara göre büyük düşünür
Galileo nasıl dürbününü gökyüzüne çevirip insanlığa engin
ufuklar açmış, tarihin önünü aydınlatmşsa altamira mağarası
da bunu başka bir yönde gerçekleştirerek sanat büyüteci
aracılığıyla insan soyunun on binlerce yıllık geçmişinin
irdelenmesine olanak sağlanmıştır.” diye belirterek altamira
mağarasının insanlık açısından önemine dikkat çekmiştir.
Bu bilgiler doğrultusunda
baktığımız zaman altamira mağarası, diğer önemli resimlerin
bulunduğu mağaralar gibi insanın bilişsel gelişiminin nüvelerini
gösteren önemli bir yerdir. bu gibi nedenlerle altamira mağarasıın
tarihselliği ve o resimlerin yansıttıkları pek çok disiplini
inceleme alanına dahil ettiğinden dergi ismi olması uygun görüldü.
Özellikle nazım
hikmet'in saman sarısı isimli şiirinde geçen “bir ulu ırmak
akıyor insan eli ilk mağaraya ilk bizonu çizdiğinden beri..”
cümlesinin yukarıda anlattığımız olgulara ayrı bir anlam ve
güzellik kattığından dolayı kullanılması düşünüldü. nazım
hikmetin belirttiği o “ulu ırmak” ilk mağaraya ilk bizonu
çizen insanın bulunduğu tarihi dönemden günümüze kadar akan ve
akmaya devam edecek olan insanlığa dair sosyalin toplumsalın
ırmağıdır.
Ve biz sosyal bilim
öğrencileri olarak bu ulu ırmağı konu edinmekteyiz,
araştırmaktayız, bunu incelemek için de sosyolojinin yanında,
sanat tarihi, arkeoloji, antropoloji, tarih, felsefe, psikoloji,
iktisat gibi disiplinlerden yararlanmak gerekir. Altmira ismi
disiplinlerin birbiriyle bağlantısını da gösteren bir simge
özelliğine sahip olduğundan uygun görüldü.
İnsana ilişkin inceleme
alanlarının geniş olması nedeniyle yukarıda bahsettiğimiz
bölümlede okuyan öğrenci arkadaşlarımızın da yazılarını,
desteklerini bekliyor ve kendi irademizle oluşturduğumuz bu dergide
sosyalin bilimini çok yönlü ele almaya çağırıyoruz.
Altamira yayın kurulu